Kuran-ı Kerim’de Hayvanlar ve Hayvan Hakları

Kuran-ı Kerim'de hayvanların yeri, hayvanların hakları ve ilgili ayetleri bu yazımızda sizler için derledik. İyi okumalar dileriz.


Kur’ân-ı Kerîm, hayvanların da insanlar gibi birer ümmet olduklarını belirterek onların da belli haklara sahip olduklarını beyan etmektedir:

''Hem yerde debelenen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta da hiçbir noksan yapmamışızdır; sonra hepsi rablerinin huzuruna haşr olunurlar.”

Âyette geçen “امثالكم امم” “ sizin gibi birer ümmettirler” ifadesi, ilk günden itibaren Kur’ân yorumcularının dikkatini çekmiş ve söz konusu bilginler “امثالكم) “sizler gibi) ifadesi ile “امم) “Birer ümmet) kavramından ilâhî muradın neler olabileceği üzerinde düşünmüşlerdir. Meseleyi iyice kavrayabilmek için biz önce “ümmet” kavramının sözlük anlamlarını belirteceğiz, daha sonra tefsircilerin insan – hayvan benzerliğinden nelerin kast edilebileceği ile ilgili görüşlerini aktaracağız.

Ümmet; din, zaman veya mekân birliğinin bir araya getirdiği grupları ifade eder. Kuşlar ve diğer hayvanların oluşturduğu topluluklar da ummet olarak adlandırılmıştır. Hayvanlardaki birliktelik ve hareketlilik içgüdüseldir. Bir kısmı örümcek gibi ağ örerler, bazıları ise güzel evler yaparlar. Diğer bir kısmı ise kış için zahiresini yazdan hiç durmadan depolar. Yani her hayvanın kendi nev’ine has güdüleri vardır. Böylelikle ümmet, bütün canlı varlıkların tür ve nesillerini ifade ederek öncelikle bazı ortak vasıflara sahip canlı varlıklar topluluğunu gösterir. Bu durumda çoğunlukla topluluk, toplum, millet, cins ve nesil ile eş anlamlı görülür. Böyle her topluluk, onu meydana getiren elemanlara (ister hayvan olsun, isterse insan olsun) hayat bahşedilmiş olduğu temel gerçeği ile nitelendirildiğinden, ümmet terimi bazen Allah’ın mahlûkatı anlamına da gelir.

Hayvanlar ve kuşlar dünyasının çok farklı millet ve cinslerden oluştuğu, Kur’ân’ın kullandığı “ümem” kavramından anlaşılmaktadır ki, bugün Zooloji bilimi de bunu vurgulamaktadır. Konu ile ilgili araştırma yapan âlimler şunu ifade ederler:

“Hayvan dünyası, büyük şehirler gibi, örfleri, dilleri ve kökleri çok farklı olan milletler ve türlere benzemektedirler. İnsan aklı, onların sayılarını kuşatmaktan aciz kalmış ve hayvanların sayısını en iyi şekilde tasvir eden kavram, Kur’ân-ı Kerîm’in kullandığı “امم“ (ümmetler) kavramı olmuştur''.

Âyette insanlar ile hayvanların benzerliğini ifade eden “امثالكم“ (sizin gibi) kavramı müfessirler tarafından farklı değerlendirilmiştir. Bazılarına göre hayvan da insanlar gibi bir topluluktur; Allah onları da yaratmış, rızıklarını üstlenmiş ve onlara karşı adil davranmıştır. Bu nedenle onlara zulüm edilmemeli ve hayvanlar konusunda Allah’ın çizdiği sınırlar çiğnenmemelidir. Zeccâc, insan-hayvan benzerliğini yaratma, rızk, ölüm, yeniden dirilme ve mahşerde birbirinden haklarını almak için toplanma gibi ortak paydalar olarak değerlendirmektedir.

Öneri:   Macaristan'da Üniversite, Macaristan'da Eğitim

Süfyân b. Uyeyne’ye göre ise âyetteki insan ve hayvan benzerliğinden maksadın, hayvan ve kuşlardaki özelliklerden bazılarının insanda da bulunmasıdır. Yani insan ve hayvanlar arasındaki benzerlik, taşıdıkları bazı ortak özellikler itibariyledir. Örneğin, insanlardan bazıları aslanlar gibi saldırgan, bazıları ise domuz gibi aşırı cinsel arzulara sahiptir. Bir kısmı köpekler gibi bağırır, bazıları ise tavus kuşu gibi kibirlidirler.

Bir kısım tefsircilere göre âyette sözü edilen insan – hayvan benzerliğinden maksat, bilgi, yeniden dirilme, cennet nimetlerinden istifade etme ve dünyada mahrum kaldıkları haklarının ahirette kendilerine verilmesidir. Mücâhid’e göre bütün hayvanlar belli bir türe aittirler. Katade de Mücahid’in bu görüşünü biraz daha açarak şöyle der:

“Kuşlar, insanlar ve cinler her biri birer ümmettirler.”

Taberî (ö.310/923) ise âyette sözü edilen insan ve hayvan benzerliğini şöyle değerlendirmektedir:

“Allah, hayvanları türlere ve gruplara ayırdı. Sizin bildiğiniz gibi onlar da biliyorlar, sizin tasarruf ettiğiniz gibi onlar da musahhar edildikleri konularda tasarruf ediyorlar, onların da -lehlerine veya aleyhlerine olsun- yaptıkları her şey kayıt altına alınıyor ve “Ümmü’l-Kitap”ta tescil ediliyor.”

Seyyid Kutup (ö.1385/1966) ise insan ve hayvan benzerliğinden söz eden âyeti şöyle değerlendirmektedir:

Âyet bütün canlıları kapsar. Yerde ne kadar canlı varsa hepsi ortak bir özellik ve yaşam tarzına sahip bir cemaate aittir. Onların bu konudaki durumları tıpkı insanlar gibidir. Allah’ın rubûbiyeti hepsini kapsamış ve ilmi de bütün
canlıları kuşatmıştır. İnsan-hayvan benzerliği ile ilgili yapılan yorumlardan anlaşılan şu ki; insan ve hayvan benzerliği bütün yönleri kapsayan bir benzerlik değildir. Aksi takdirde hayvanların da her yönüyle insanlar gibi olduklarını söylememiz gerekmektedir ki bu da hem aklen hem de şer’an imkânsızdır.

Âyette söz edilen insan-hayvan benzerliği ve her birinin birer ümmet oluşundan maksadın ne olduğunu izahtan sonra, Kur’ân’ın hayvanlara bakış açısını doğru bir şekilde ortaya koyabilmek için Kur’ân’a bütüncül bir tarzda yaklaşmamız gerekmektedir.

Öneri:   Rusya'da Eğitim - Can Akademi

“Kur’ân’a kendi sistematik yapısı içinde baktığımızda, onun bize toplu bir kâinat telakkisi verdiğini görüyoruz. Buna göre, bütün varlığın yaratıcısı olan Allah, yalnız insanların veya yalnız Müslümanların değil, taşıyla, toprağıyla, bitkisiyle, hayvanıyla, insanıyla bütün varlıkların rabbidir. Kur’ân bunu “Rabbü’l-âlemin” diye ifade etmektedir. Hz. Muhammed, aynı terminoloji ile bütün varlıklara rahmet olmak üzere (Rahmeten li’l-âlemîn) gönderilmiş bir peygamberdir ve Kur’ân-ı Kerîm’in kendisi de bütün alemlere kılavuzluk yapmak üzere (hüden li’l-alemin) indirilmiş bir kitaptır.”

Kur’ân-ı Kerîm, birçok âyette hayvanlardan bazen adlarıyla bazen de vasıflarıyla söz etmiştir. Hiçbir âyette hayvanları kötüleyici bir ifade kullanılmamakta ve hayvanların hakir yaratıklar oldukları gibi bir vurguya rastlanılmamaktadır. Bilakis birçok âyette, hayvanlar övülmekte ve hatta bazı âyetlerde insanî değerlerini yitiren bazı insanlardan daha üstün oldukları vurgulanarak Kur’ân’ın hayvanlara bakış açısı ortaya konmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi sekiz hayvanın adı açıktan zikredilmektedir. Bunlardan on üç tanesi memelidir: Deve, koyun, keçi, sığır, aslan, kurt, köpek, maymun, domuz, at, katır, eşek ve fil. Dokuz tanesi haşerattandır: Sivrisinek, karasinek, pire, bit, kelebek, çekirge, arı, örümcek ve karınca. Üç tanesi de kuşlardandır: Karga, hüdhüd ve bıldırcın. Balıklar da bir çeşit olarak zikredilmiştir. Sürüngenlerden ise sadece yılanın adı geçmektedir. Bir de hem suda hem de karada yaşayan kurbağadan söz edilmektedir.

Böylelikle Kur’ân-ı Kerîm’in, hayvanlara özel bir itina ve değer verdiğini görmekteyiz:

“Nitekim birisi Kur’ân’ın en uzun suresi olmak üzere Kur’ân-ı Kerîm’de tam altı sure, adını hayvanlardan almaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, yeryüzünün imarı görevi kendisine verilmiş olan insanın, bu evrendeki en büyük yardımcısının, çevresini saran hayvanlar olduğunu belirtmekle kalmaz, onların çevreyi süslediğini ve estetik bir değer taşıdığını da sürekli vurgulamaktadır.”

Bu gerçek Nahl suresinde şöyle dile getirilmektedir:

”Hayvanları da o yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı şeyler(yün, tiftik) ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yiyorsunuz. (Hayvanları), akşam vakti getirirken ve sabahleyin salarken, sizin için onlarda bir güzellik ve zevk vardır. Bu hayvanlar, ancak büyük zorluklarla ulaşabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir. O atları, katırları ve merkepleri hem binmeniz, hem de sizin için zinet olsun diye yarattı. Ve şu anda bilemiyeceğiniz daha nice şeyleri yaratmaktadır. ”

Öneri:   Rusya’da Yüksek Lisans Eğitimi

Kur’ân-ı Kerîm, Allah’ın insanlara vahyettiği gibi hayvanlardan bir kısmını da yüceltmektedir:

''Rabbin, bal arısına: ‘Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin, sonra her çeşit üründen ye, sonra da Rabbinin, işlemen için gösterdiği yollardan yürü’ diye vahyetti. İçlerinden renkleri muhtelif bir içecek peyda olur ki onda insanlara bir şifa vardır. Bunda tefekkür edecek bir kavim için elbet bir âyet vardır. ”

Evrendeki bütün canlıların, insanlar gibi Allah’a ibadet ettiklerini bildiren Kur’ân, kuşların bir ibadet ve tesbih şeklinin bulunduğunu belirtir:

''Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir''.

Kâinatı yaratanın iradesinin dünyamıza yansıması olan Kur’ân-ı Kerîm’in insana yönelik söylemleri olduğu gibi diğer canlılarla ilgili buyrukları da vardır. Zira Kur’ân-ıKerîm, yenmesi haram olan hayvanları anlatma bağlamında şöyle demektedir:

''Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız, size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.''

Âyette söz edilen “dinin tamamlanmasından” maksat, insanların saadeti için gereken yasaların konulması ve beşer tarihine yansıyan ilâhî iradenin tamamlanmasıdır. Bu açıdan bakıldığında hayvanların haklarından söz etmeyen bir dinin tamamlanmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Yine hayvanların birer ümmet olduğunu ''Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık'' ifadesinden anlıyor ve Kur’ân-ı Kerîm’in, sadece insanlarla ilgilenmediğini, bilakis yeryüzünün imarında insanların yardımcıları olan hayvanlara da itina gösterdiğini ifade ettiği kanaatindeyiz. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de her şey açıklanmıştır.155 Bu açıdan konuya baktığımızda Kur’ân’ın, insanlarla beraber yaşayan ve onlara birçok hizmet sunan hayvanlar ile ilgili bir söyleminin olmaması düşünülemez. Aksi takdirde yukarda da bahsettiğimiz gibi dinin tamamlanmasından ve Kur’ân’ın her şeyi açıkladığından söz etmek zor olmalıdır diye düşünüyoruz.


Bu Backlink Nasıl Olmuş?

Eh İşte Eh İşte
0
Eh İşte
Çok Kötü Çok Kötü
0
Çok Kötü
Harika Harika
0
Harika
OMERBURAK

0 Yorum

Format Seçiniz
Makale
Standard Backlink makalesi oluşturun
Liste
Klasik Ama Detaylı Listeler Oluşturun
Video
Youtube and Vimeo Embeds